Şunun için etiket arşivi: bakırköy bale

Türkiye’de balenin gelişimini ele aldığımız yazı dizimizin yeni bir bölümünü daha sizlerle paylaşıyoruz.

Türkiye ‘de Bale Eğitimi -1
Türkiye ‘de Bale Eğitimi -2
Türkiye ‘de Bale Eğitimi -3
Türkiye ‘de Bale Eğitimi -4

Türkiye’de baleyi kurumsallaştırma çabaları 60’larla birlikte meyve vermeye başlamış, hatta bu yeni sanat halkın büyük ilgisini ve beğenisini kazanmayı başarmıştı.

The Times Gazetesi’nde o dönem yayınlanan uzun bir yazıda “Türkler bale seyretmek için gecenin üç buçuğunda kuyruğa giriyor” başlığını kullanılmıştı.

1961’de Amerikalı Todd Bolender, konservatuvar öğrencileri için Dünyanın Yaratılışı ve Still Point adlı iki ayrı bale hazırladı. 62-63’te Andree Howard’ın koreografisiyle Gençler Balosu, Ölüm ve Genç kız ve Veneziena baleleri sergilendi.
Yine Howard’ın koreografisi olan Esrarengiz Engeller adlı eserin özelliği ise Türkiye’de ilk kez bir koreografın, profesyonel dansçılarımız içinde hazırladığı özgün bale olmasıdır.

Sayıca az olan ama tam bir topluluk oluşturabilen Devlet Konservatuvarının grubuyla 63-64 yılları arasında Ninette de Valois daha fazla ilgilenmeye başladı. Valois, Joy Neşton ve Lorna Munsfordu Uyuyan Güzel balesini sahneye koymaları için Türkiye’ye yolladı. Tchaikovsky’nin ölümsüz müziği üzerine Marius Petipa’nın yarattığı dünyadaki az sayıda topluluk tarafından sergilenen Uyuyan Güzel’de başrol Meriç Sümen, Ferit Akın, Gülcan Tunççekiş ve Sait Sökmen tarafından dönüşümlü olarak sahnelendi.

Yine aynı yıl Valois’in dramatik anlatıma ağırlık veren Satranç balesi de temsil edildi.

7 yıllık deneyimlerine karşılık dünyada belli başlı toplulukların sahnelemeye cesaret edebildiği büyük bale eserlerini sahneye koyan ilk mezunlar, büyük beğeni topladı.

Bundan sonra önemli olan klasik bale tekniği üzerine Türk motifli özgün eserlerin yaratılmasına gelmişti.

Bu kapsamda Valois, Feridun Tüzün’ün Anadolu Suiti müziği üzerine Çeşmebaşı koreografisini hazırladı. 1965’te sergilenen Çeşmebaşı, Türk balesinin bambaşka bir boyuta geçmesini sağladı. Eserin belirgin bir konusu olmasada herhangi bir Türk köyünden sahneler yansıtması; suya giden kızlar, satıcı kadınlar, köy davulcusu, çingeneler, Karagöz ve Hacivat’ın bu tek perdelik eserin içinde bulunması dikkat çekiciydi.

Türk Bale repertuvarına ‘İlk Türk balesi’ olarak giren ve belki de en çok tanınan eseri olan Çeşmebaşı önemini bugün de hala korumaktadır.

Çeşmebaşı’nın sergilenmesiyle birlikte bale repertuvarı daha da genişlerken bir yandan yeni mezunlar da topluluğa katıldı.

29 Ekim 1965’te devlet balesinin başka bir başarısı daha yaşandı. Valois’nın rejisiyle bu tarihte dört perdelik Kuğu Gölü balesinin tamamı sahnelendi. Klasik balenin en önemli eserlerinden olan Kuğu Gölü birçok ülkede yalnızca ikici perdesiyle sahneye konmaktaydı. 1958’deki öğrenci temsilinden sadece 8 yıl sonra klasik balenin dört perdelikr zor bir eserini oynamak gerçekten büyük bir başarıydı.

Türkiye’de balenin gelişimini ele aldığımız yazı dizimizin yeni bir bölümünü daha sizlerle paylaşıyoruz.

Türkiye ‘de Bale Eğitimi -1
Türkiye ‘de Bale Eğitimi -2
Türkiye ‘de Bale Eğitimi -3

Cumhuriyet dönemi ile birlikte bale ile ilgili gerçekleşen çalışmalar, devlet balesinin kurulması yönündeki adımlar ilk mezunların verilmesiyle birlikte tam anlamıyla sonuç verdi ve Devlet Tiyatrosu’nun çatısı altında ilk bale topluluğu oluştu.

Türkiye’deki balenin kurucusu Valois, Konservatuvarın ilk mezunlarından oluşan dansçı topluluğuyla birlikte çalışabilecek teknik kadroyu oluşturmak için de büyük uğraş verir. Valois, Türk balesine önemli katkılarda bulunacak olan koreografları, bestecileri, orkestra şeflerini, dekoratörleri Türkiye’ye getirirken yerli eğitmen ve yaratıcı kadroların oluşması içinde önemli çalışmalar gerçekleştirdi.

İlk mezunlardan oluşan grup sahneye çıkmaya hazırlanırken bir sonraki kuşak ile Molly Lake’in koreograileri olan Bremen Mızıkacıları ile Bir orman Masalı sergilendi. Molly Lake’in Konservatuvar öğrencileri için sahneye koyduğu Giselle, Türk balesinin gelişimi açısından büyük önem taşımaktaydı.

İlk mezunlar ise birkaç yıl boyunca, Aida ve Faust gibi bazı opera eserleri içinde yer alan bale sahnelerinde dans etti. Devlet Operası’ndaki ilk bale temsili 1960 yılında sergilenen Büyüleyen Aşk (El Amour Brujo) idi.

24 Mart 1960’da İstanbul Belediyesi’nin finans desteği ile İstanbul Şehir Operası’nın açılışı da Türk balesi için mihenk taşı sayılmaktadır. İstanbul Şehir Operası’nın kurucuları arasında yer alan İstanbul Belediyesi Konservatuvarı bale eğitmenlerinden Rezzan Abidinoğlu operanın koreograflığını ve bal şefliğini yürütmeye başladı.

28 Ocak 1961 yılında ilk kez sergilenen tam bir temsil olan ve tarihe geçen Coppelia dönemin Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Cüneyt Gökçer tarafından balenin doğuşu olarak tanımlanmış ve bu kadar kısa zaman içerisinde sahne sanatlarında görülen gelişmelerin gelecek için yatırım olduğunu vurgulamıştı.

“Türkiye’de Bale Eğitimi – 1”

Lydia Krassa Arzumanova 1931 yılında İstanbul’da özel bale eğitimine başlayarak, bazı öğrenci gruplarıyla temsiller vermeye başlamıştı. Harf devrimi ile birlikte Latin harflerine geçtiğimiz bu yıllarda bu yeni sanat “balet” olarak isimlendirilmişti.

1940 yılında Ankara’da Carl Ebert üç dönemli, on yıl süreli bir bale okulu açmayı tasarlamış, okulun Rus balesi geleneği (Vagonova) ile çağdaş batı Avrupa dans anlayışı doğrultusunda çalışmasını hedeflemişti. Söz konusu bu girişimler 2. Dünya Savaşı’nın patlak vermesiyle birlikte yavaşlasa da savaş sonrasında kurumsal bale eğitiminin temellerini atabilme çalışmaları yeniden başladı.

1947 yılında Türk hükümetinin davetiyle İngiltere’den gelen İngiliz Kraliyet Balesi’nin kurucusu ve dünya çapında tanınan Dame Ninette de Valois Türkiye’deki araştırmalarının ardından hiçbir maddi bir beklentisi olmaksızın İstanbul Yeşilköy’de bale okulu hazırlıklarına başladı.

‘Come Dance With Me’ adlı kitabında Valois, İstanbul Yeşilköy’de tipik bir Türk konağında Anadolu’nun her yerinden geldikleri belli olan öğrencilerini uzun bir süre incelediğini ve sonrasında çocukların daha adını bile bilmediği bu sanatı nasıl bilinir hale getirdiklerini anlatmıştı. Çeşitli okullardan seçilen 11 erkek, 18 kız toplam 29 öğrencisiyle eğitime başlayan Arzumanova, yine aynı kitabında erkek çocukların atletik olmalarından dolayı bir çok iyi dansçı olacaklarını vurgulamıştır.

Söz konusu bu okulun ilk yıllarında hem öğrencileri teşvik etmek hem de baleyi topluma tanıtabilmek amacıyla okulun eğitmenlerinin hazırladığı kısa eserler sürekli sahnelenmiş ve hatta 2-3 Haziran 1950’de Yeşilay yararına bir bale temsili de gerçekleştirilmiştir.

Çalışmaları ve öne çıkışı nedeniyle hem Ankara’daki Konservatuarı desteklemek hem de sağlam bir sanat geleneği oluşturmak amacıyla Yeşilköy Bale Okulu’nun Ankara’ya taşınmasına karar verildi. Ancak İstanbul’da baleye başlayan ilk gruptan ancak 8 öğrenci ailelerinden ayrılarak Ankara’da eğitimlerine devam edebildi.

Özel Nar Sanat Eğitim Kursu, 2018 – 2019 dönemi bale sınıflarımız seviye belirleme dersleriyle 9 Eylül 2018’de başlıyor.

Pazar günü 3,5-5,5 yaş grubu 12.30-13.30, 6-8 yaş grubu 13:45 – 14:45, 9 ve üstü yaş grupları 15:00-16:00, Street Jazz ise saat 16:30’da gerçekleşecektir.

Bale derslerimiz ve seviye belirleme derslerimize ön kayıt için 570 80 68 ve 0530 880 71 80 numaraları telefonlarımızdan bizimle iletişime geçebilirsiniz.

 

 

Sanata ilgi duyuyorsanız ve ülkemizdeki kültür sanat etkinliklerini yakından takip etmek istiyorsanız Özel Nar Sanat Eğitim Kursu olarak sizlere kültür sanat etkinlikleri konusunda rehberlik etmeye talibiz.

Özel Nar Sanat Eğitim Kursu, Bakırköy kent rehberi olmanın da ötesinde yurdun dört bir yanındaki kültürel etkinliklerin nabzını tutarak sizlere sunuyoruz.

7’den 77’ye tüm yaş gruplarına sunduğumuz sanat kurslarımızla Bakırköy ‘ün tartışmasız bir numaralı Sanat Merkezi olma özelliğimizi kurulduğumuz ilk günden bu yana öğrenci, veli ve tüm ülkemiz vatandaşlarına üst düzeyde sanatsal değer katarak sanat eğitiminde lider olmayı amaçlıyoruz.

Vizyonumuz; değişik yaş grupları için sanat eğitiminin gereklerini en başarılı şekilde yerine getirerek; sanatı sevdirmeyi ve yeni değerler yaratmayı ilke edinmiş, sanat eğitiminde olası gelişmeleri araştıran, yeni süreçler ve yöntemler geliştirip bunları olanca hızıyla uygulayan kişisel yetenek ile becerileri yönlendiren, sanatın ahlaksal ve dürüstlük ile kaliteden taviz vermeyen yanını, verdiği eğitime dahil eden bir eğitim kurumu olmaktır.

Bakırköy’de hem kurslarımız hem de sanat atölyelerimiz ile Bakırköy başta olmak üzere Ataköy, Florya, Yeşilköy, Yeşilyurt, Bahçelievler, Bağcılar, ikitelli, Atakent, Zeytinburnu, Küçükçekmece, Halkalı toplu konutlar, Sefaköy, Yenibosna, Güngören, Bahçelievler, Soğanlı, Cennet Mahallesi, Avcılar, Başakşehir, Bahçeşehir gibi semtlerin  sanat merkezi konumundayız.

Eğer sizde kendiniz veya çocuğunuz için sanat kursu arayışı içerisindeyseniz şu anda doğru adrestesiniz.

Müzik kursu, resim kursu, fotoğraf kursu, tiyatro kursu, diksiyon kursu, Yaratıcı Drama Kursu, Dans Kursu, Bale Kursu veya TSM – THM korolarımızla sizi sanatla buluşturmaya 9 yıldır devam ediyoruz.

Deneyimli kadromuz ve dikkat çeken eğitim anlayışımız ile hem miniklerin hem de büyüklerin dünyalarına dokunarak geleceği bir parçada olsun aydınlatmayı hedefliyoruz.

Örneğin 3,5 yaşından itibaren ( mini bale ) haftada bir gün 2 ders saati şeklinde verdiğimiz bale derslerimizle çocuklarınızın adeta sihirli pabuçlara dönüşmesinden öte esnek, güçlü ve zarif bir vücuda kavuşurken, bale ile yoğrulurken kendilerini geliştirmelerini hedefliyoruz.

Sanat kurslarımız ve atölyelerimiz hakkında bilgi sahibi olmak, ücretsiz yetenek testlerimizden yararlanmak ve tanışma derslerimize katılım sağlamak için 0212 570 80 68 ‘i arayabilir, randevu ayarlayabilirsiniz.

Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı Özel bir kurs olan Nar Sanat’ta eğitmenlerimizin değerlendirmesi sonucunda yaş ve eğitim seviyelerine göre sınıflandırılan öğrencilerimizle bale ve dans derslerimize 3-4 Ağustos itibariyle yeniden başlıyoruz.

Haziran sonunda gerçekleştirilen yıl sonu gösterimizden sonra bale ve dans öğrencilerimiz için verilen bir aylık kısa bir aranın ardından Ağustos ayından itibaren hem bale hem de dans gruplarımız yeniden açılıyor.

Özel Nar Sanat Eğitim Kursu’muzdaki bale derslerine 3,5 yaştan itibaren öğrenci kabul edebiliyoruz. Hafta sonları gerçekleşen bale derslerimiz öğrencilerimizin dikkat toplama süreleri ve bedensel yapabilirlikleri düşünülerek haftada bir gün yarımşar saatlik iki ders saati şeklinde uygulanmaktadır.

Eğer sizde çocuğunuzun bale veya dans ile ilgilenmesini istiyorsanız, ücretsiz yetenek testimizden yararlanabilirsiniz.

Bale ve dans derslerimizle ilgili detaylı bilgi : 0212 570 80 68.

Bir eğitim döneminin daha sonuna daha geliyoruz. Kış ve bir ilkbaharın daha sonuna doğru gidiyoruz.  Yaz bütün enerjisiyle geldi ve çocuklarımızın enerjilerini atacak ve rutin dışına çıkacak etkinlikler için koşuşturmalarımız başlıyor.

bale-kursu

Nar sanat kanıtlanmış eğitim ciddiyeti ve sevgi ile çocuklarınızla ilgileniyor. Normal eğitimlerinin yanı sıra çocuklarımıza yaz programı hazırlıklarına başladı.

3,5 yaşına da (42 aylık) çocuğunuz var ve bir sosyal etkinliğe dahil edip kişisel disiplinini kazanırken bir yandan da sanatla ilgili bir faaliyette bulunmasını mı istiyorsunuz. O zaman BALE HAZIRLIK SINIFIMIZA katılmak için daha fazla gecikmeyin.

Haftada bir gün bir ders saati şeklinde 30 Eylül tarihine kadar devam edecek olan sınıfımıza uygun fiyatlarla çocuklarımızı bekliyoruz.

Yetkin eğitmenler ve zaman seçenekleri ile Nar Sanat yanınızda.

Bale hazırlık sınıfında eğitim görecek öğrenciler önümüzdeki Eylül ayı itibarı ile normal sınıflara dahil olacak olup aynı zamanda belirli oranlarda burslu olarak eğitimlerine devam edeceklerdir.

Çocuklarınız için kaliteli ve sanat dolu eğitim fırsatları Nar Sanat’da.

Merak edenleriniz için BALE EĞİTİMİNİN faydaları

bale-kursu-dersi

Kursumuz, tüm eğitimlerimizde olduğu gibi ister hobi ister profesyonel alanlarda kariyer yapabilecek öğrenciler yetiştirmeyi hedeflemiş ve bu hedefe uygun olarak ülkemiz ve dünya standartlarında akademik bir eğitim programı benimsemiştir.

Her nekadar asli amaç böyleyse de öncelik belirli bir disiplin altında çocuklarımıza sanatı sevdirmektir.

Elbette okula kaydolan ve devam eden her öğrencinin/velinin profesyonel hedeflerinin olamayabileceğinin de farkındayız. Fakat çocuklarımızda hobinin yanı sıra sürekli gözlemlerimiz ile özel yeteneklerinin var olduğunu fark ettiğimiz zaman velilerimizle iletişim halinde olarak yönlendirmelerimizde yapmaktayız.

Diğerleri içinse bale ve dans, iyi vakit geçirecekleri bir hobi olarak seçilmiş görünmektedir. Oysa ki bale eğitimi, profesyonel kariyer planlasın ya da planlamasın, her öğrenci için “sadece” eğlenceli bir hobi olmanın her zaman ötesinde bir aktivite olacaktır. Bu eğitimle, kesinlikle tüm hayatlarını etkileyecek çok daha önemli kazanımlar sağlayacakları kuşku götürmez bir gerçektir. Bale, ya da genel anlamıyla dans eğitiminin öğrencinin günlük hayatını, okul başarısını, sağlığını kısaca tüm yaşantısını etkileyecek faydalarını kısaca şöyle özetlemek mümkündür.

1. Elbette ilk olarak akla gelen dansın fiziksel yönü olacaktır. Daha esnek, daha ince, daha zarif, daha sağlam ve daha sağlıklı bir vücudun bale eğitiminin tartışılmaz bir sonucu olduğu herkesçe bilinmektedir. Egzersizler sayesinde kazanılan esneklik, sağlamlık ve zarafetin yanı sıra, öğrenciler doğru beslenmeyi ve vücutlarına iyi bakmayı küçük yaştan itibaren öğrenirler.

2. Yine fiziksel bir sonuç da, bale öğrencilerinde rahatlıkla gözlemlenebileceği gibi tüm hareketlere yansıyan bir zarafet ve asalettir. Bir bale öğrencisinin duruşu, yürüyüşü, oturup kalkışı, her ortamda her zaman hayranlık uyandıracak kadar farklıdır.

3. Ancak bu eğitimin fiziksel sonuçlarından bile daha önemli başka yararları da vardır. Bunların başında içdisiplin gelir. Bir bale öğrencisi, bale okulunda öğrendiği disiplini hayatının her alanına taşıyarak düzenli ve programlı yaşar. Uzun vadede bu okul derslerinde fark edilir bir yükselişe yol açacağı gibi, tüm diğer aktivitelerinde ve ev yaşamında da kendini gösterecektir.

4. Öğrencilerimizin okul derslerine yansıyan bir diğer sonuç da, sevdikleri bir fiziksel aktiviteyle deşarj olduktan sonra, çok daha hevesle ve dinlenmiş bir zihinle derslerinin başına geçmeleri sonucu elde ettikleri başarıdır.

5. Okulumuzdaki eğitimin kazandırdığı en önemli vasıflardan biri de “kendi kendine yetmek” ve “sorumluluk almak”tır. Bale öğrencisi küçük yaştan itibaren her işini kendi yapmayı ve sorumluluk almayı öğrenir. Bu da şüphesiz hayatının her alanına yansıyacaktır.

6. Kendi kendine yetmeyi öğrenen her çocuğun kendine güveni artar, ayakları üzerinde durmanın gururuyla sağlam bir özgüven geliştirir.

7. Her türlü aktivite gibi bale ve dans derslerinin de, çocuğun sosyalleşmesine faydası tartışılamayacak boyuttadır. Grup halinde yapılan dersler ve ortak bir zevkin paylaşılması sınıftaki kaynaşmayı da beraberinde getirmekte, okulda asosyal görünen pek çok çocuk hızla değişerek arkadaş gruplarının aktif bir üyesi durumuna gelmektedir. Bu konuda dersler haricinde gerçekleştirdiğimiz okul aktivitelerinin de payı büyüktür. Okul piknikleri, sınıf gezileri, yemekler çocukların ve velilerin bir araya gelerek kaynaşmasına ve zevkli bir sosyal ortamı paylaşmasına katkıda bulunmaktadır.

8. Her sene sonunda verdiğimiz büyük temsiller ve önemli tarihlerde kentimizde düzenlenen aktiviteler içinde yer alan daha küçük performanslar, profesyonel kariyer planlayan öğrencilerimizi sahneye hazırlarken, diğer öğrencilerimizin de kalabalık bir seyirci önünde kendini göstermeye alışması ve dolayısıyla pek çok çocuk ya da gençte görülebilen çekingenlik sorununu aşmasını sağlamaktadır.

9. Bir çocuğun ya da gencin yetişmesindeki en önemli etkenlerden biri de kuşkusuz kendini ifade edebilme yeteneğidir. Dans eğitiminin insan gelişimine bu konudaki katkısıysa tartışılmazdır.

10. Derslerin bir parçası olan doğaçlama çalışmaları da öğrencinin yaratıcılığını geliştirmek gibi önemli bir işlev yerine getirmektedir.

11. Eğitim programımızın bir parçası olan müzik eşliğinde çalışma sayesinde , öğrencinin sadece müzik kulağı değil aynı zamanda tüm hayatında önemli bir unsur teşkil eden ritm duygusu da gelişmektedir.

12. Bale derslerinin değişmez eşlikçisi olan klasik müzik parçaları hakkında derste verilen tanıtıcı bilgiler, öğretmenlerinin derin açıklamalarıyla zaman zaman izleyecekleri bale ve dans örnekleri ve ileri sınıflardaki bale tarihi, dekor kostüm gibi teorik dersler sayesinde öğrencilerin genel kültürleri inanılmaz şekilde zenginleşmektedir.

13. Tüm bu aldıkları eğitimin sonucu olarak gençler, sanata değer veren, iyi birer bale, ve genel anlamda sahne sanatları izleyicisi olmayı öğrenmekte, neyi nerede nasıl alkışlaması gerektiğini bile bilmeyen bir kalabalığın parçası olmak yerine son derece bilinçli sanatseverler olarak yetişmektedirler.

14. Öğrencilerimiz; gösteriler sayesinde birlikte çalışma ve başarmanın tadını almakta, alınteri ve zorlu çalışma olmadan başarının gelmeyeceğini öğrenmekte ve sonuçta duydukları alkışların getirdiği inanılmaz keyifle yorgunluklarına değdiğini görmektedirler.

 

15. Ancak hepsinden önemlisi çocuğunuzun, sevdiği ve zevk aldığı bir alanda çalışmanın ve gelişmenin sonsuz keyfini tadıp mutlu olmasıdır. Derslerden sonra ifadesine yerleşen o “yıldız” bakışı ve yüzünde kolayca görebileceğiniz o aydınlık gülümseme size tüm bu yukarıdaki maddeleri özetler nitelikte olacaktır kuşkusuz…

 

Dünyanın önde gelen festivalleri arasında yer alan Aspendos Uluslararası Opera ve Bale Festivali’nin ikinci yarısı başladı. Aspendos Antik Tiyatrosu’nun tarihi atmosferinde gerçekleşen ve bu yıl 19’uncusu düzenlenen festivalin ikinci yarısı 3 Eylül ‘de Çin Pekin Operası’nın sahneleyeceği Madama Butterfly operası ile açılacak. Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü tarafından organize edilen ve Haziran ayında başlayan festivalin süresi bu sene Eylül ayını kapsayacak şekilde değiştirilmişti. 15 Eylül’de Ankara Devlet Opera ve Balesi’nin sahneleyeceği Tannhauser Operası ile kapanması planlanan festivalde sürpriz bir de değişiklik oldu. Festival kapanışını 17 Eylül ‘de festivalin ev sahibi Antalya Devlet Opera ve Balesi yapacak. Antalya Operası sanatçıları dev kadro ile Carl Orff ‘un Carmina Burana eserini seslendirecek.

Çin Pekin Operası geliyor

19.Aspendos Uluslararası Opera ve Bale Festivali’nin ikinci yarısı Eylül ayında Pekin Operası ile birlikte başlıyor. 2012 yılının Türkiye’de “Çin Kültür Yılı” ilan edilmesi ile festivale davet edilen Çin Pekin Operası, izleyicilere oldukça özel bir gece yaşatacak. Samsun Devlet Opera ve Balesi Orkestra ve Korosu ile birlikte sahne alacak olan topluluk, festivalde G. Puccini’nin ünlü operası “Madama Butterfly”ı sahneleyecek. Eser 3 Eylül Pazartesi günü saat 20:30’da Aspendos Antik Tiyatrosu’nda izlenebilir.

Aspendos Festivali’nde “Lucia” rüzgarı esecek

Festival, ev sahibi olan Antalya Devlet Opera ve Balesi’nin sahneleyeceği G. Donizetti’nin “Lucia Di Lammermoor” adlı opera eseriyle devam ediyor. İtalyan rejisör Vincenzo Grisostomi Travaglini’nin rejisörlüğünü yaptığı “Lucia Di Lammermoor “, 6 Eylül Perşembe günü saat 20:30’da Aspendos Antik Tiyatrosu’nda sanatseverlerin karşısında olacak.

Kuğular Aspendos’u büyüleyecek

Dünyada en çok sahnelenen balelerden biri olan “Kuğu Gölü” , bu yıl 19. Aspendos Uluslararası Opera ve Bale festivalinde izleyicilere muhteşem bir görsel Şölen yaşatacak. P.İ.Çaykovski’nin ünlü eseri 10 Eylül Pazartesi günü saat 20:30’da Aspendos Antik Tiyatrosu’nda izleyicilerle buluşacak. Eser ; Türkiye’de 6 şehirde bulunan Devlet Opera ve Balesi Müdürlükleri sanatçılarının bir araya gelmesiyle oluşan görkemli bir topluluk tarafından sahnelenecek. Ünlü dansçı Josef Varga “Prince Siegfried” ve Avetik Karapetyan “Soytarı” rolünde sahne alacaklar.

Wagner’in etkileyici müziği ile “Tannhäuser”

Festivalin bu yılki son opera eseri Ankara Devlet Opera ve Balesi’nin sahneleyeceği Tannhäuser olacak. Alman rejisör Peter Hans Lehmann’ın sahneye koyduğu, ünlü Alman besteci Richard Wagner’in etkileyici müziğinin tüm renklerini içinde barındıran, insan ruhunun ancak aşk ile kurtulacağının anlatıldığı efsanevi Tannhäuser operası ile festival son bulacak. Bu etkileyici eser 15 Eylül Cumartesi günü saat 20:30’da Aspendos Antik Tiyatrosu’nda izlenebilir.

Kapanış sürprizi “17 Eylül Carmina Burana Konseri “

Festivalin kapanışında Antalya Devlet Opera ve Balesi sahnesi yine efsane bir konsere ev sahipliği yapacak. Ünlü Alman besteci Carl Orff tarafından oluşturulan sahne kantatı Carmina Burana, 120 kişilik dev bir kadroyla seslendirilecek. “Yeni bir şey yaratmak istiyorsan mutlaka eski olanı kullan” anlayışı ile yapıtlar veren besteci; Carmina Burana’yı da Münih yakınlarındaki bir manastırda bulunan 200 kadar şiir ve şarkıdan esinlenerek oluşturmuştur. Dünyanın soluksuz izlediği bu konser 17 Eylül Pazartesi günü saat 20:30’da Aspendos Antik Tiyatrosu’nda sanatseverlerin karşısında olacak. Kapanış konserinin bilet fiyatı ise diğer temsillerden farklı olarak 10 TL’den satışa sunuldu.

Kaynak

 

Bale derslerimiz 15 Eylül itibariyle başlayacaktır.

Lütfen irtibat kurunuz.