Şunun için etiket arşivi: Avukatlar

tarihte-bugun-ne-oldu5 Nisan, Gregoryen Takvimi’ne göre yılın 95. (artık yıllarda 96.) günüdür. Yıl sonuna kadar kalan 270 gün vardır.

Olaylar

  • 1453 – Fatih Sultan Mehmet’in donanması İstanbul sularına geldi.
  • 1614 – Pocahontas ile John Rolfe evlendi.Powhatan adlı Kızılderili kabilesinin reisinin kızı, İngilizlere esir düşünçe tütün yetiştiricisi Rolfe ile tanışmıştı.
  • 1804 – Kayıtlara geçen ilk meteor, İskoçya’ya düştü.
  • 1897 – Yunanistan ile Osmanlı Devleti arasında, Otuz Gün Savaşı olarak adlandırılan savaş başladı.
  • 1900 – 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’ndaki Plevne Savunması ile tanınan Gazi Osman Paşa öldü.
  • 1930 – Hindistan’da 300 millik yürüyüşünü tamamlayan Mahatma Gandhi, Dandi sahiline ulaştı.
  • 1936 – Mississippi’de meydana gelen bir kasırgada 233 kişi öldü.
  • 1941 – Anıtkabir için açılan proje yarışması sonuçlandı; Emin Onat ve Orhan Arda’nın teklif ettikleri proje seçildi.
  • 1944 – II. Dünya Savaşı: Yunanistan’ın bir kasabasında 270 kişi, Naziler tarafından öldürüldü.
  • 1946 – Missouri zırhlısı, ABD’de ölen Türkiye’nin Vaşington, DC Büyükelçisi Münir Ertegün’ün naaşını İstanbul’a getirdi.
  • 1949 – Illinois’de bir hastanede çıkan yangında 77 kişi öldü.
  • 1951 – Ethel ve Julius Rosenberg, Sovyetler Birliği için casusluk yapma suçundan idama mahkûm edildiler.
  • 1973 – Pierre Messmer, Fransa başbakanı oldu.
  • 1983 – CHP eski genel başkanı Bülent Ecevit’e, yurt dışına çıkış izni verildi. Ecevit, Sosyalist Enternasyonal toplantısı için Portekiz’e gitti.
  • 1984 – Cidde-Şam seferini yapan bir yolcu uçağı, Suriye uyruklu bir hava korsanı tarafından kaçırılarak Yeşilköy’e indirildi.
  • 1992 – Bosna-Hersek hükümeti bağımsızlığını ilan etti.
  • 1994 – Kurt Cobain ‘in öldüğü gün olarak belirlenmiştir. 8 Nisan’da cesedi Seattle’daki evinin garajında bulunmuştur.
  • 1994 – 5 Nisan Ekonomik Önlemler Paketi uygulamaya konuldu.
  • 1996 – Agos, İstanbul’da yayın hayatına başladı
  • 1998 – Japonya’daki Şikoku ve Honşu adalarını birbirine bağlayan, dünyanın en uzun asma köprüsü Akaşi Kaikyo Köprüsü hizmete açıldı.
  • 2002 – Alice in Chains grubunun solisti Layne Staley aşırı doz dan ölmüştür. 15 gün sonra evinde bulunduğunda cesedi tanınmaz haldeydi. Yapılan otopsiyle cesedi ve ölüm sebebi tanımlanabilmiştir. Ölümü Kurt Cobain ile aynı güne denk düşmektedir.
  • 2009 – Türkiye’de Sağlık Bakanlığı, 40 işçinin slikozis hastalığından ölmesinin ardından, kot taşlama için kullanılan insan sağlığına zararlı maddelerin kullanımını yasakladı.
  • 2015 – Rize’den dönmekte olan Fenerbahçe takım otobüsüne Trabzon sınırlarında pompalı tüfekle ateş açıldı, otobüsün şoförü yaralandı.[1]

Doğumlar

  • 1588 – Thomas Hobbes, İngiliz felsefecisi (ö. 1679)
  • 1899 – Alfred Blalock, ABD’li bilim adamı, hekim (ö. 1964)
  • 1900 – Spencer Tracy, ABD’li aktör (ö. 1967)
  • 1908 – Bette Davis, ABD’li aktris (ö. 1989)
  • 1908 – Herbert von Karajan, Avusturyalı orkestra şefi (ö. 1989)
  • 1916 – Gregory Peck, ABD’li aktör (ö. 2003)
  • 1923 – Ernest Mandel, Belçikalı marksist teorisyen (ö. 1995)
  • 1923 – Nguyen Van Thieu, Vietnamlı asker ve siyaset adamı (ö. 2001)
  • 1925 – Sadri Alışık, Türk sinema ve tiyatro oyuncusu (ö. 1995)
  • 1926 – Prof. Dr. Ömer Faruk Akün, bir yazar ve eski bir akademisyen
  • 1926 – Roger Corman, ABD’li yönetmen
  • 1926 – Süleyman Seba, BJK başkanlığı da yapmış olan Türk işadamı (ö. 2014)
  • 1928 – Haldun Dormen, Türk tiyatrocu
  • 1929 – Hugo Claus, Flaman romancı, şair, oyun yazarı, ressam ve film yönetmeni (ö. 2008)
  • 1929 – Ivar Giaever, Norveçli fizikçi, Fizik Nobel Ödülü
  • 1933 – Feridun Buğeker, Türk milli futbolcu, (ö. 2014)
  • 1937 – Colin Powell, Amerika Birleşik Devletleri eski Dışişleri Bakanı
  • 1941 – Mazlum Kiper, Türk oyuncu ve seslendirme sanatçısı
  • 1942 – Pascal Couchepin, İsviçreli politikacı
  • 1942 – Peter Greenaway, Galli yönetmen, ressam ve roman yazarı
  • 1945 – Cem Karaca, Türk müzisyen ve besteci (ö. 2004)
  • 1950 – Agnetha Fältskog, İsveçli pop şarkıcısı, besteci ve yapımcı (ABBA)
  • 1956 – Diamond Dallas Page, güreşçi ve aktördür
  • 1965 – Aykut Kocaman, Türk eski futbolcu ve teknik direktör
  • 1970 – Yaşar, Türk müzisyen
  • 1973 – Pharrell, ABD’li prodüktör, şarkıcı ve rapçi (The Neptunes)
  • 1976 – Fernando Morientes, İspanyol futbolcu
  • 1979 – Timo Hildebrand, Alman futbolcu
  • 1980 – Thomas Hitzlsperger, Alman futbolcu
  • 1984 – Marshall Allman, ABD’li aktör

Ölümler

  • 1794 – Georges Danton, Fransız ihtilali liderlerinden (d. 1759)
  • 1900 – Gazi Osman Paşa, Osmanlı Paşası (d. 1832)
  • 1941 – Heinrich Krippel, Avusturyalı heykeltıraş (d. 1883)
  • 1964 – Douglas MacArthur, ABD’li general (d. 1880)
  • 1976 – Çan Kay-Şek, Tayvan’ın ilk devlet başkanı (d. 1887)
  • 1976 – Howard Hughes, ABD’li havacı, iş adamı (d. 1905)
  • 1993 – Feyyaz Kayacan, yazar (d. 1919)
  • 1994 – Kurt Cobain, ABD’li müzisyen (Nirvana üyesi) (d. 1967)
  • 1997 – Allen Ginsberg, Amerikalı yazar (d. 1926)
  • 1997 – Cozy Powell, İngiliz baterist (d. 1947)
  • 2002 – Layne Staley, Amerikalı müzisyen (d. 1967)
  • 2005 – Saul Bellow, ABD’li yazar (d. 1915)
  • 2008 – Charlton Heston, ABD’li sinema ve tiyatro oyuncusu (d. 1923)

Tatiller ve Özel Günler

  • Avukatlar Günü

Paris Kent Deneyi grubunun gizliliklerine takıntı derecesinde düşkün üyeleri, son 30 yılı Fransa başkentinin altındaki tünellerde gizli kapaklı sanat etkinlikleri düzenleyerek geçirdi. Yetkililerden ne izin ne de destek beklediklerini söylüyorlar.

BBC- Kirsty Lang

Kaldırımda gergin bir şekilde bekliyoruz. Gelen geçen herkesi çaktırmadan süzmeye çalışırken, göze batmadığımızı umuyoruz.

Haftalar süren pazarlıklardan sonra gizemli Fransız sanat kollektifi Les UX’in temsilcileriyle, Paris’in güneyindeki bir belediyenin önünde randevumuz var. Pazar akşamı geç bir saat ama sokak hala epey kalabalık.

Sonunda kırmızı beresi ile küçük sırt çantası hariç tepeden tırnağa siyahlar giymiş genç bir adam çarpıyor gözüme. Biraz duraksıyor, sonra onu izlememiz için bize işaret ediyor. İstikamet yeraltı mezarlıkları, Paris’in kaldırımları altında uzanan tüneller.

Birkaç dakika sonra Tristan (tabii gerçek adı bu değil) ve iki arkadaşı bir rögarın ağır çelik kapağını kaldırıyor. “Çabuk, çabuk,” diyor Tristan, “Polis gelmeden.”

Ucu bucağı görünmeyen kara deliğe bir göz atıp, temkini adımlarla paslı merdivene basıyor ve aşağı inmeye başlıyorum.

Birkaç merdivenden daha inip, dibe ulaşıyoruz. Etrafta sıçan olmadığını fark edince rahat bir nefes alıyorum. Sıçanların indiğinden daha da derinlere inmişiz. Ama göz gözü görmüyor ve her yer ıslak.

Sular bileklerime kadar çıkıyor; ayakkabılarım sırılsıklam. Tristan lastik çizmeleriyle suları sıçratarak önümüzden giderken gülüyor. Telefonumdaki ışığı kullanarak onu izlemek için elimizden geleni yapıyoruz. Duvarlarda yer yer renkli grafitiler ve hain bakışlı bir kedinin tablosu var.

Birkaç dakika sonra kuru, açık bir alana varıyoruz. İşte duvarlarında girift oymalar olan bu alanda nihayet oturup, gizemli yol arkadaşlarımıza sorularımızı sormaya başlıyoruz.

Tristan normalde yasak olan yerlere girmekten ayrı bir keyif aldığını söylüyor. Paris’in yeraltı mezarlıklarında dolanmayı seven bir “mezarlıksever”miş.

Tristan kiliselerin çatılarına da tırmanıyor. “Bütün kent ayaklarının altında,” diyor, “Özellikle geceleri manzara harika. Piknik için de ilginç bir yer.”

UX farklı farklı insanları bir araya getiren gevşek bir yapılanma. Aralarında yalnızca sanatçılar değil, mühendisler, memurlar, avukatlar ve hatta bir savcı varmış. İlgi alanlarına göre farklı gruplara bölünüyorlar.

Bu gruplardan biri, Fare Evi, yalnızca kadınlardan oluşuyormuş ve bir yerlere sızmakta ustaymışlar. Bir diğer grup, tıklayın Untergunther, devletin ihmal ettiğini düşündükleri kültür varlıklarını gizli gizli restore ediyor.

La Mexicane de Perforation grubu yeraltında sinema festivalleri gibi etkinlikler düzenliyor. Bir seferinde Trocadero yakınlarındaki Palais de Chaillot’nun altında taşa koltuklar kazarak, koca bir sinema salonu yapmışlar.

Paris’teki tüneller hiçbir yerde yok. Zaten kentin kendisi, binaların altından çıkarılan kireç taşından yapılma. Bu yüzden kilometrelerce uzanan maden tünelleri var.

Buna metro için, telefon şebekesi, kanalizasyon vs için kazılan tünelleri ekleyin, gün ışığı görmeden kenti boydan boya kat edebilirsiniz.

UX’in kurucuları 1980’lerin başında, Paris’in Sol Yaka’sındaki bir lisede tanışmışlar. Önceleri, sırf yapabileceklerini kanıtlamak için, yeraltı tünellerini kullanarak müzelere ve anıtlara girmeyi seven bir avuç çocuktan ibaretmiş grup.

Video editörü Lazar Kuntsmann (tabii bu da takma ad) onlardan biriymiş. Şimdi grubun sözcüsü olan Kuntsmann “Büyüdükçe, yeryüzünde herkes kendi kariyerini kurdu.” diye anlatıyor.

“İki önemli ilkemiz var. Birincisi, asla izin istemeyiz, yetkililere asla haber vermeyiz ne yapacağımızı. Ve tabii bir de asla maddi destek almayız.”

UX’in en ünlü eylemlerinden biri, bundan altı yıl önce Fransa’nın en ünlü evlatlarının gömüldüğü Pantheon’da 19. yüzyıldan kalma bozuk bir saati onarmaktı.

Grubun kurucu üyelerinden, gerçek bir saat ustası olan Jean Baptiste Viot öncülüğünde kurulan sekiz kişilik restorasyon ekibi, malzemelerin saklandığı bir dolabın arkasına gizli bir atelye kurmuş. Aylarca her gece çalışmışlar.

İşlerini bitirdikten sonra Pantheon’un müdürüne haber vermişler. Müdür önce minnettar kalsa da, onun patronları aynı fikirde olmamış. Saati parçalarına ayırıp, UX’e 43.800 euroluk tazminat davası açmaya kalkmışlar.

Fransa’da kamuya ait binalara izinsiz girmek ya da onları onarmak suç sayılmadığı için dava düşmüş. Lazar Kuntsmann bu tepkiyi yetkililerin “utancına” bağlıyor.

Kuntsmann’ın kendisi de bir seferinde Pantheon’da gece vakti bir tiyatro oyunu sergilemiş. Ama Paris’in yeraltı tünellerini kullananlar yalnızca UX grubunun üyeleri değil.

Bazı mekanların bin kişiyi alacak büyüklükte olduğu söylenen yeraltında büyük partiler de düzenlendiği biliniyor. Bu partiler için barlar kurularak, DJ ve özel ışık efekti yapacak insanlar getirilerek, Paris metrosundan elektrik çekilerek yeraltı mekanları geçici gece kulüplerine çevriliyor.

 Kaynak : [-]

”Kemanı ağlatan adam” unvanıyla dünya çapında tanınan İranlı keman sanatçısı Farid Farjad, ”Silahtan nefret ediyorum, çatışmaları da sevmiyorum” dedi.

 

Farjad, Diyarbakır’da vereceği konser öncesi Ninova Park Alışveriş Merkezi’de düzenlediği basın toplantısında, Diyarbakır’a ikinci kez geldiğini ve burada olmaktan gurur duyduğunu söyledi.

Toplantının yapıldığı alışveriş merkezini yeni gördüğünü ve ABD’deki alışveriş merkezleri ile rekabet edebilecek bir alışveriş merkezi olduğunu anlatan Farjad, bu modernleşmenin bundan sonraki gelişlerinde de devam ettiğini ve kentin her yerine yayılmasını istediğini söyledi.

Gelişme ve modernleşmenin önemine dikkati çeken Farjad, ”Aynı zamanda tarihimizi, geçmişimizi ve bizi buraya kadar getiren atalarımızı da unutmamalıyız. Her zaman onları korumamız gerekir, gençlerimize aktarmamız gerekir” diye konuştu.

İnsanların bir araya gelip konuşarak bütün sorunları çözebilmesi gerektiğini kaydeden Farjad, ”Silahsız, insanca bunu yapabilmeleri gerekir. Çocuklarımız, gençlerimiz için daha güzel bir gelecek bırakmamız gerekir, savaşarak değil, konuşarak anlaşarak” dedi.

Farjad, hükümetin bölgede yaşanan sorunların çözümü için çaba harcadığını ve bunun başarıya ulaşmasını temenni ettiğini ifade ederek, ülkesine gidemediğini anlattı.
”Memleketimde kadınlar ve birçok insan konuştuğu zaman kamçılanıyor, siyasi olarak içeri atılıyor. Anneler çocuklarına ninni söylemeye bile korkuyor. Avukatlar birilerini savunmaya kalkarsa onu bile hapishaneye atıyorlar” diyen Farjad, Türkiye’de insanların konuşabildiğini, insanların konuşma hakkının olduğunu söyledi.

Farjad, Diyarbakır’ı, Mersin’i, İstanbul’u çok sevdiğini kaydederek, ”Türkiye’nin kentlerini çok seviyorum. Çünkü insanlarını çok seviyorum. İnsanlar burada bana değer veriyor. Ben burada oturup konuşabiliyorum” dedi.

Gazetecilerin çeşitli sorularını da yanıtlayan Farjad, İran halkını sevindiremediğini, onları etkileyemediğini belirtti.

Türkiye’de yaşamak istediğini ve bölgede yaşanan olayları bildiğini, bunun kendisini kaygılandırmadığını ve kaygılandırmayacağını kaydeden Farjad, ”Buraya seve seve geliyorum. Benim sesim büyüklere gidiyorsa lütfen oturun bir yerde uygarca konuşun ve sorununuzu halledin. Silahtan nefret ediyorum, çatışmaları da sevmiyorum. İnşallah bütün bunlara silahsız bir çözüm bulunacak” diye konuştu.

Ninova Park Alışveriş Merkezi yatırımcı ortaklarından Orhan Erten de dünya çapında bir sanatçıyı Diyarbakır’da ağırlamaktan büyük memnuniyet duyduklarını ifade ederek, bunun Diyarbakır’ın tanıtımında büyük rol oynayacağını söyledi.